Türkiye Enerji Stratejileri ve Politikaları Araştırma Merkezi (TESPAM) Başkanı Oğuzhan Akyener, Türkiye'nin sürdürülebilir kalkınma yolunda enerji kaynaklarını etkin kullanması gerektiğini belirterek, nükleer enerji olmadan yeşil dönüşümün mümkün olmayacağını dile getirdi.
İlk nükleer reaktörünü gelecek yıl devreye almayı planlayan Türkiye'nin bu alandaki hedeflerini AA muhabirine değerlendiren Akyener, nükleer enerji santrallerinin diğer kaynaklara göre avantajlı olduğunu ifade etti.
TEK BAŞINA TÜRKİYE'NİN İHTİYACINI KARŞILAYACAK!
Akyener, ülkede enerji talebinin giderek artacağına işaret ederek, elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte enerji talebinin karşılanmasında nükleer enerjinin önemli rol oynayacağını söyledi.
Elektrik tüketimi 1 birim olan hanelerin elektrikli araçla birlikte tüketiminin 4 birime çıkabileceğine işaret eden Akyener, "Bu, elektrik talebinin de çok ciddi anlamda artması anlamına geliyor. Yükselen enerji talebi, kapasite faktörü düşük olduğu için sadece güneş enerjisi santralleri (GES) ya da rüzgar enerjisi santralleri (RES) ile karşılanamaz." değerlendirmesinde bulundu.
Akyener, "Türkiye yenilenebilir enerji alanında büyük hamleler yapmaya devam edecek, ancak nükleersiz yeşil dönüşüm mümkün değil. Nükleer enerji santralleri kesintisiz baz yük ihtiyacını karşılayacak elektriği sağlayabiliyor. Bu sebeple nükleer enerjiye yüksek miktarda yatırım yapmak gerekiyor. Türkiye büyüme hedeflerinden de taviz vermeyecek. Ülkenin ciddi anlamda enerji açlığı var. Enerji açlığımızı kontrol altına alabilmek için nükleer olmazsa olmaz." değerlendirmesinde bulundu.
"GÜNEŞİN YERİNİ MİKRO NÜKLEER ALABİLİR"
Yenilenebilir enerjide Türkiye'nin büyük potansiyeli bulunduğunu vurgulayan Akyener, söz konusu kaynakların verimini artırmak için depolama teknolojilerinden destek alındığını ifade etti.
Akyener, depolama teknolojilerine yoğun ilgi olduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'de depolamalı GES ve RES kurulması için büyük talep oluştu. Bundan faydalanacaksınız tabii ama uzun vadeli projeksiyonlara baktığınızda depolamanın da bir sınırı var." dedi.
Depolamaya rağmen güneşin kapasite faktörünün düşük kaldığını belirten Akyener, bu aşamada 300 megavat kurulu güce kadar küçük modüler reaktörler ve 10 megavat gücün altındaki mikro reaktörlerin tercih edilebileceğini söyledi.
Akyener, şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye yenilenebilir teknoloji ihraç eden bir ülke olmayı hedefliyor. Bu bağlamda Türkiye'nin deniz üstü rüzgar türbinlerine, türbin teknolojilerine çok yatırım yapması gerekiyor ama ondan da önemlisi küçük modüler nükleer ve mikro nükleer reaktörlere yatırım yapılması gerekiyor ve bu alanda kabiliyetlerin daha çok geliştirilmesi gerekiyor. Özellikle mikro reaktörlerdeki maliyetler düştüğünde güneşin yerini tamamen mikro nükleer alabilir. Bunlar halledilebilirse Türkiye karbon yoğunluğu noktasında çok ciddi yol katetmiş olacak."
TÜRKİYE'NİN İLK NÜKLEER ENERJİ SANTRALİNDE İNŞAAT DEVAM EDİYOR
Mersin'de inşaatı devam eden ve Türkiye'nin ilk nükleer enerji santrali olma özelliği taşıyan Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) tam kapasite devreye girdiğinde, yılda yaklaşık 35 milyar kilovatsaat elektrik üreterek Türkiye'nin elektrik talebinin yüzde 10'unu tek başına karşılayabilecek. Toplam 4 üniteden oluşacak ve 4 bin 800 megavat kurulu güce sahip olacak santralin ilk ünitesinin 29 Ekim 2024'de devreye alınması öngörülüyor.
Akkuyu NGS'den sonra Sinop ve Trakya'da da nükleer enerji santralleri planlanıyor.
Türkiye'nin 2053'e kadar karbon nötr hedefine ulaşmada nükleer enerji önemli rol üstleniyor. Bu kapsamda, büyük ölçekli santrallere göre daha hızlı ve düşük maliyetle devreye giren küçük modüler reaktörler ve mikro nükleer reaktörlere yönelik lisanslama ve teknolojik gelişim sürecine ilişkin çalışmalar da yürütülüyor.
Ulusal Enerji Planı çerçevesinde 2035'e kadar enerji portföyüne 7,2 gigavat, 2050 sonuna kadar 20 gigavatın üzerinde nükleer enerji kapasitesi eklenmesi hedefleniyor.